15 Temmuz 2012 Pazar

Antalya- Tabaklar/ Kilise Mağaraları 2012

Yazan: Dide Banoğlu


     Dönem sonu faaliyetinin sekiz kişiden üçünün Anıl olduğu , 2doblolu , her yemeğinde  illa ki kaşar kullanılan güneşli ve sıcak bir şekilde geçeceğini hangimiz bilebilirdik ?

     21.25 sularında başladı faaliyetimiz.Mola verdiğimiz ilk yer daha önce de çorbasının kötü olduğunu bildiğimiz ama her seferinde görünüşüne aldandığımız İstiklal dinlenme tesisleriydi.kısa bir moladan sonra birkaç kilometrede bir hızımızı hesaplayıp bize teşekkür eden trafik sisteminin sevecen karayoluna geri döndük.Sabaha karşı 5 suları kısacık bir yoldan Tabaklar mağaralarının olduğu mevkiye gelivermiştik .Lakin kamp atacağımız yerin özel mülk olduğu ve kapılarının kilitli olduğu gerçeği canımızı epey bir sıkmıştı.bir yolunu bulup girilmemesi gereken mülke yerleşince iyi bir uyku çektik.

 
     Sabah Mersin'den bir Anıl (Mersinli) daha kampımıza teşrif etti.Öğlene doğru ekip Tabaklar mağaralarına girdi. Tabaklar 2 'nin girişinde meraklı ve yardımsever amcalar ayaküstü  bir mağara ihbarında bulununca 2 kişilik bir ekip o ihbarı değerlendiler.Onlar geri döndüğünde Tabak2'ye girildi.
     
     Ertesi sabah  Döşemealtı'ndan Kilise Düdenine doğru yola çıktık.Ormandaki piknik alanlarını andıran yerde bir mağara olması herkesi şaşırttı.Kısa bir piknik sonrasındaki kuşanma anında Tufan'ın mağara içinde efil efil kreasyonu  görenleri şaşkına çevirdi tabi :) . Hazırlıklar tamamlanınca öncelikle ilk ekip Anıl ve Tufan inişe başladı, bir buçuk saat sonra da biz (Ben,Ezgi,Göksel,Mersinli ve Murat) inişe geçtik.İlk 10m inişten sonra kısa bir yürüyüş ile 25 metrelik dikeye ulaştık.Opera salonundan sahneyi izlermiş hissi veren balkondan kendimizi sarkıtmak epey heyecanlıydı.İlk inişten sonra biraz ileride 60 metrelik bir dikey ve ardından bir 30 metre daha varmış.60 metrelik kısımda enteresan bir görüntü vardı.Nasıl çakılmış olduğunu tam kestiremediğimiz bir bolt ilginç ve biraz da ürpertici bir görüntü ortaya çıkarmıştı.Anıl, Tufan ve Murat mağaranın sonuna kadar giderken biz de çıkışa doğru yöneldik.Herkes mağaradan çıkıp da biralar içilmeye başlandığı anda beni bir hıçkırık tutunca etraftaki sessizlik bozuluverdi :) 


 
Temiz kıyafetleri üzerimize çektik ve yemeğe adım adım yaklaştık.Bu arada Kerem'i iş dünyasına attığı adımın sorumlulukları gereği Ankara'ya dönüş için Antalya Terminal'ine bıraktık.Yemeğe oturduğumuzda öğrendik ki biz metrelerce aşağıda mağaradayken Fethiye'de ciddi şiddette bir deprem olmuş.Aileler arandı, telaşlar giderildi.Manavgat'a doğru ilerledik.Amaç yolda uygun gördüğümüz yerde konaklamaktı.Yemeğin ve yoğun günün ardından bastıran tatlı uyku bizi Gündoğdu turizm merkezi tabelasından içeriye sürükledi.Yolu takip edip sahile de ulaşılınca hümak bu keyfi kaçırır mı alındı uyku tulumları şezlonglara serildi.

     Sahilde sıralanmış insanlar sabah 9'da güvenlik görevlilerinin dikkatinden kaçmadı, uyandırıldık.Toparlandık bol yasaklı Evrenseki halk plajını bekletmeyelim istedik ve finaller sonrası kızgın kumlardan serin sular buluşmasını gerçekleştirdik.Tabi bu aynı zamanda sinek ısırıklıklarımız yüzünden benek benek olan bedenimizin de güneşle buluşmasıydı.Evet tam o dakikalar birazcık insandık ve tatil yapıyorduk.Bu da bitince Akseki'ye yöneldik.Yolda kamyon şoförünün hatalı sollama ihbarı yanıtsız kalmamış bir doblo kenara çekilmişti.Bunu da hallettik ve Akseki'de Anıl'ın her zaman gittiği Öztunç pide salonu midelerimize iyi gelmişti.


     Bu güzel yemekten sonra İbradı köyüne gittik.Köye gelmeden önceki köprüden sağa dönüp yolumuzu biraz da uzatarak daha güzel manzaralara şahit olduk.Pırıl pırıl çağlayan bir su ve ilk dalış yapılan  mağaranın girişi.Bu görüntüleri takiben ibradı köyüne oradan da Altınbeşiğin kalbine doğru ilerledik.Eşyaları yerleştirdik, çadırları kurduk ve çevreye mumları da yerleştirip loş bir ışığı da sağlayınca uykunun peyderpey bizi almasını bekledik.


 
     Sabah erkenden uyanıp mağaraya kayıkla açıldık.Su seviyesi bu mevsimde epey yükselmiş.İçeriye girerken olması gerek ada küçülmüş, boğaz su seviyesi yüzünden fark edilemeyecek seviyeye gelmiş.Yukardan akan suyun yanına kadar gidip biraz ıslandıktan sonra kısa keşif gezimizi sona erdirdik.İbradı'ya alışverişe gidip birer de keyif çayı da içiverdik.Amacımız mis kokan kekik çayıydı ama bulamadık onu.Dönüş yolundayken yolun ortasında kocaman bir kaplumbağa görüp sevgiyle arabamıza aldık.Ezgi'ye hediye etmeyi planlıyorduk lakin arabadaki herkesle birlikte telaşa kapılan yavrucak Mersinli Anıl'ın çantaya ediverdi.Daha fazla korkmasın diye münasip bir yerde indirip ormanına bıraktık yavrucağı.Kamp yerine ulaşınca akşam yemeği telaşı başladı.Her yemek gibi bol kaşarlı bezelye yemeğimizi keyifle yerken ,kafa lambasının ışığında oynattığımız mağara perdesinden bir şeyler izledik.Derken uyumuşuz.


 
     Erken kalkıp toparlanmaya başladık kahvaltı için Anıl'ın güzel bir planı vardı.Tınaztepe'ye gidip orada bol sucuk ve tabi ki de kaşarlı bir kahvaltı yaptık.Bir ümit mağaraya girmeyi planlarken ummadığımız bir şeyle karşılaştık.Mağaraya giriş için bizden para isteyen bir müesseseyi görünce geri çevirip Ankara'ya doğru dönüşe geçtik.Kimseyi faaliyet toplantısı yapmaya ikna edemedim ama buradan sesleniyorum tüm yetkililere çok eğlendim ben, her şey için teşekkür ederim.Nice nice faaliyetlere :)

 

İletişim

Bu blogda yazar olarak yer almak ve katkıda bulunmak istiyorsanız, blog yöneticileri ile iletişime geçmeniz yeterli olacaktır.



Blog Yöneticileri

HAKKINDA

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu (HÜMAK) 1988 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde araştırma ve eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.

AMAÇ

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu 'nun (HÜMAK) çok yazarlı resmi ve gayrıresmi paylaşım ortamıdır.

Kafasından bareti eksik etmeyen tüm mağaracıları aramızda görmekten keyif, zevk, haz ve gurur duyarız, hoşnut kalırız..