2 Kasım 2011 Çarşamba

YÜRÜYÜN SEFEROĞULLARI! (kızılcahamam 2011 / 22-23 Ekim)


YÜRÜYÜN SEFEROĞULLARI!

Anıl’a göre 27 küsür kilometre yol yürümüşmüşüz.Ama o Anıl’a göre bence daha fazlaydı.

Başa saralım.Sabah uyanmak bir işkence olsa da 8.20’de AKM metro önündeydi herkes.Eskiler yeniler derken baya baya kalabalık bir gruptuk.”Henüz” tanışmadığımızdan belli çekingenlikler eşliğinde otobüsümüze bindik vıınnn Kızılcahamam’a yola çıktık.Yolda ne olup bittiği hakkında herhangi bir fikir beyan edemiyorum şuanda çünkü gözümü açtığımda Kızılcahamam’da market alışverişi yapılıyordu.

Alışverişti tuvalet molasıydı derken yürüyüşümüze çekeceğimiz ızdıraptan habersiz başladık.

Benim ufacık sırt çantamın yanında Cem’in DEVASA sırt çantasını görünce bu yol bitecek mi acaba diye düşündüm.(Bitecekmiş ama bizde bitecekmişiz meğersem)Yolda yepyeni Hümaklılarla tanışmış oldum.Mesela Tuğba.Yol boyunca kah derslerden kah gündelik yaşamdan konuşa konuşa ilerlerdik.Yaklaşık 45 dakika yürünmemişti ki pes dedik.Zaten yürürken terlemişiz.Hem üstümüzü değiştirelim hem de bir su içek la molası verdik.Bu molada yaşanan iğrençlikleri hahaho oğlum bak donum bile terlemiş muhabbetlerini es geçiyorum.Yazamayacağım.Midem el vermedi.

Yürümek zorlu işti eşyalarla.Hurçları kah kızlar taşıdı kah erkekler ama en çok Hamza taşıdı gık demeden.Arada yemek molası verildi.Yanımızdan motoruyla geçip giden Safa’ya laflar atıldı.Beni de al o motora nidalarıyla güle oynaşa yola devam ettik.Herkes grupla tanıştı kaynaştı.İnsan tanımak güzel şey vesselam (:

Anıl A.yol boyunca kocaman bir yokuşu tırmanacağız hahahehaho diye gülüyordu ama yalan söylüyor sanmıştım.Evet öğrendim ki Anıl bu konuda yalan söylemezmiş.O nasıl bir yokuştu öyle arkadaşım.Hani buraya yazıyorum ama onu yaşamanız lazım.Lazım yani..

Arkada kalan artçılar isyan etti durun falan diye ama hepimiz yokuşun başına mola vermeden vardık ve yokuşun başında mola verdik.Bacaklarımı uzatıp oturmuştum ki arı soktu beni.Buradan faaliyet sorumlum Ferdiye sesleniyorum.Hala amonyak bekliyorum ‘senden’.İyi ki alerjim yok iyi ki..

Cem başkan hadi az kaldı dedi ve yürümeye devam ederek kamp alanına vardık.Herkes tam olarak kamp alanına varınca kimi odun toplamaya gitti kimi çadır kurmayı bilmeyen arkadaşlarımız çadır kurma çabasına girişti.Ortak iş bölümü sayesinde ateşimiz yandı çadırlara yerleşildi.(Burada belirtmek isterim Ömer arkadaşımızın baltayla enteresan bir bağı var.)Veee beklenen o an geldi.Yaşasın yemek yemek!

Eşref’in girişimiyle başladığımız ve ortak bir çalışmayla makarnamız haşlandı.Çorbamız yoktu.Başka kampa artık..Makarna tonbalığı ve pilakiler eşliğinde güle oynaya yemeğimiz yendi ki herkes bu konuda hem fikirdir sanırım:Yediğimiz en lezzetli yemekti (:

Aç karnımızı doyurduktan sonra ateş başı sohbeti başladı.İçkiler paylaşıldı yiyecekler döndü gülündü eğlenildi..Çok eğlenildi.

Zaten çok uykusuz olduğumdan 11,30 civarı uyumaya gittim ben çadırıma.Sonra yarim geldi.Uyuduk.Sabah yürüyüş yapan amcaların sesiyle uyandım.Neredeyim lan ben evresini geçtikten sonra Ozan’ı uyandırdım.O sırada çadırımızı evlatlıklarımız Anıl Göksel ve Şeref bastı.Böylece kalkıp kahvaltı faslına geçmiş olduk.Gece olan biten havadisleri aldık.Kusan1 bunu okuduğunu biliyorum (: Barış çadırın kapısına kusmuş.Dayanamayan Ezgi,Anıl Göksellerin çadırına gitmiş ve o çadır birden bire 6 kişi olmuş.Gece Meltem kaybolmuş birde.

Kahvaltı bittikten sonra toplanıldı ve tekrar yola koyulduk.Bu defa yürümek daha kolaydı.Yükler hafiflemişti çünkü.Mutluyduk anlayacağınız.

Yolda Başkentli doğa sporları topluluğuyla karşılaştık.Merhabalaştıktan sonra yola devam ettik ve mola verdik.Yemekler yendi fotoğraflar çekildi ve eğlenceli yürüyüşe devam edildi.Herkes dün geceden kaynaştığı için muhabbetler gülüşmeler eksik olmadı yol boyunca..

Uzun çok uzun bir yürüyüşün ardından Kızılcahamam merkeze indik ve yemek yemek için bir yere girdik.Çorbasıydı köftesiydi derken otobüsümüz geldi ve mutlu aptal bir gülümsemeyle otobüsteki yerlerimizi aldık.Uyumuşum..Mutlu olmuşum..

Özel teşekkür:Faaliyetimizi fotoğrafsız bırakmayan Ezgi G

Ateş başında sesleriyle bizi mest eden Ekin

Kışlık tulumu bana verip yazlık tulumda hipotermiyle karşı karşıya kalan sevgili sevgilim Ozan

Sesi kısık dahi olsa bizi en iyi şekilde getirip götüren Ferdi

Balta adam Ömer

Ve tüm HÜMAK ailesi..Hayatıma bir artı daha kattığınız için teşekkürler.

Özge Nur

4 yorum:

wamfux dedi ki...

istersen üzerine işeyebilirim(amonyak) dediğimde arkana bakmadan kaçıodun ama :D

wamfux dedi ki...

istersen üzerine işeyebilirim(amonyak) dediğimde arkana bakmadan kaçıodun ama :D

Adsız dedi ki...

Pislik yapmasana lan :D
Özge.

Adsız dedi ki...

eline sağlık
turgay

 

İletişim

Bu blogda yazar olarak yer almak ve katkıda bulunmak istiyorsanız, blog yöneticileri ile iletişime geçmeniz yeterli olacaktır.



Blog Yöneticileri

HAKKINDA

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu (HÜMAK) 1988 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde araştırma ve eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.

AMAÇ

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu 'nun (HÜMAK) çok yazarlı resmi ve gayrıresmi paylaşım ortamıdır.

Kafasından bareti eksik etmeyen tüm mağaracıları aramızda görmekten keyif, zevk, haz ve gurur duyarız, hoşnut kalırız..