12 Ekim 2010 Salı

Tanışıyor muyuz Toplantısı

Bir tanışma toplantısı ve sonrası
Tarih: 8 Ekim 2010
Yer: Ankara



Eğitim ve öğretim anlamında hacettepede yeni bir yılın başlamasıyla birlikte torun torba bir olup yeni yeni insanlarla tanışalım diye seferber olduk. Biz pek bi hevesliydik ancak Hacettepe üniversitesinin yönetimi bizim bu kadar da hevesli olmamızı istemiyordu. Stand açalım dedik, yok dediler. Afiş asalım dedik, hele bir mühre yollayın da iki hafta sonra belki asarsınız dediler. Bari el ilanı dağıtalım dedik, izniniz yok devam ederseniz kötü olur dediler. Biz de her defasında hayretle açtık ağzımızı tövbeyle kapattık. Hay Allah dedik. Yine de vazgeçmedik. Az olabilirdik ama yılmamalıydık. Her türlü yasadışı imkanı zorlayıp el altından el ilanı dağıtıp, kendimizi afişe etmeden sağa sola afiş asmaya devam ettik. Biliyorduk ki bu üniversitede mağaracılık için yanıp tutuşan insanlar vardı ve biz, ilim şamda da olsa gidip bulacaksın felsefesiyle, bir şekilde onları bulmalıydık.

Bazen sınırlı kalan bu gayretlerimizle birlikte nasıl olacağını pek kestiremediğimiz tanışma toplantısı için son hazırlıkları yapmak üzere yenilenmiş yüzüyle eski dostlarını ağırlamak için sabırsızlıkla bekleyen yer bilimleri binasının Y2-02 no’lu güzide dersliğinde toplandık. Ufak tefek eksikler dışında tamam gibiydik. Ama bir önceki senenin 80 kişilik tanışma toplantısının ardından bu toplantıya 10-15 yeni arkadaşın katılıyor oluşu bir miktar sıkılmamıza neden oldu. Dert etmedik, üzülmedik. Ne de olsa elimizden geleni yapmıştık.

Emrah Dimdik’in ya da Emrah Tirmit’in ya da aslında Emrah Dirmit’in heyecanlı açılış konuşmasıyla başladı toplantı. Heyecanlıydı biraz ama heyecan güzel bişeydi zaten. Sonrasında Aycan İrican’ın hazırlamış olduğu tanıtım videolarıyla hızlıca devam ettik. Aycan dışında herkes için sürpriz olan videolarla mest olduk, kendilerini çok beğendik, hoşlandık. Ardından ben kendim şahsen (Turgay Baş) bir iki satır konuşmak için söz alıp bir iki paragrafla konuşmamı sonlandırdım, utanmasam daha da konuşurdum. Yeni katılan arkadaşların sorular ve kulübe katılma işini daha önceki yıllarda halletmiş arkadaşların bu sorulara verdiği birbirinden güzel cevaplarla toplantı nihayete erdi. Çok şeyler anlatıldı çok şeyler paylaşıldı. Akılda neler kaldığını da zaman gösterecek.

Toplantı sonrasında daha önceden konuşulduğu üzere JMO olarak bildiğimiz ama bizden başkalarının pek bilmediği jeoloji mühendisleri odasının yolunu tuttuk. İsterdik ki yeni insanların hepsi aramızda olsun, ama sadece bir iki kişi katıldı bize. Toplamda 15-20 kişi doluştuk odaya. Masaları enteresan bir geometriyle birleştirdik. Ardından masaları boş/dolu bira şişeleriyle süsledik. Bira şişelerini tokuşturduk. İçtik keyiflendik.

Biz içkili ve keyifliyken Ankara Üniversitesinde mağaracılık yapan ANÜMAB ekibinin sevdiğimiz, saydığımız üyeleri bir Anadolu rok grubu edasıyla odaya girmeye başladı. Odaya girişte ilginç bir yöntem uygulamalarından dolayı sayılarını tam olarak çözmedik. 5-6 kişi olduklarını tahmin ediyoruz ama hiiiç emin değiliz. Güzelce yerleştiler. Daha fazla bira söylenmeye başlandı ve haliyle adını gecenin sonuna kadar doğru telaffuz edemediğimiz Durak isimli garsonu daha sık görür olduk. Dakka başı geliyor gidiyor ama çoğu kez kapıdan ötesine ilerleyemiyordu. Neyse ki kamplarda malzemeleri elden ele yapma konusunda deneyimliydik ve her bira, sahibini bir iki eksik yudumla da olsa buluyordu. Derken derken genç arkadaşlarımızdan Musa’nın coşmaya başlamakta olduğu gözümüzden kaçmadı. Derken derken Genç Musa’nın bira tokuşturmaya düşkünlüğü olduğunu fark ettik. Derken derken Genç Musa ortamdaki hakimiyeti ele geçirdi. Artık kimse ondan habersiz bira tokuşturamıyordu. Masa altından gizlice bira tokuşturmaya çalışanların başlarına neler geldiğini yazıp ta canınızı sıkmayacağım. Genç Musa ortalıkta bi yerde ve doğrudan yerde oturuyor ve ortamı kontrol ediyordu. O, gerekli konuşmaları yapıp birasını kaldırdığında tüm şişeler ortada bi yerde buluşuyor ve ardından yudumlanmak üzere ağızlara gidiyordu. Genç Musa bununla da yetinmeyip gözüne kestirdikleri ortaya oturtuyor ve aynı ritüeli onlara da yaptırıyordu.
Gaza gelme konusunda yıllardır süregelen düşkünlüğümüzden ötürü bir müddet sonra kontrolsüz bir şekilde şarkılar türküler söylenmeye başladı. Ve en sonunda olan oldu, gaza gelme akımına katılan cücü(Ahmet Sücüllü)ortalık yerde ağızla yapılan striptiz müziği eşliğinde soyunmaya başladı. Amaç aslında cücü’nün göğsündeki ve sırtındaki dövmeleri göstermesiydi. Ancak cücü’nün içsel motivasyonunun bizim tahminimizden fazla olması neticesinde cücü’yü ortalık yerde striptiz şov yaparken, üzerindeki giysileri ritmik hareketlerle çıkarırken ve tişörtünü şehvetle bacak arasından geçirirken gördük.

Artık bitmeliydi, artık gitmeliydik, dağılmalıydık. Ama olmuyordu bir türlü. İnsanlar birer ikişer evlerine, sağa sola kaçıyordu ancak nedense biz 5-6 kişi oturuyorduk olduğumuz yerde. Hesabın ödenmesi, kalan biraların tüketilmesi, ekstra biraların gelmesine rağmen gidemiyorduk. Bunun tek bir nedeni vardı: Genç Musa. Hay Allah. Meğer anlatacağı çokmuş, anlatsın dedik, dinleyelim. O anlattı biz dinledik, biz dinledik o anlattı. Zaman zaman gözümüzün fal taşı gibi açılmasına sebep cümleler kurdu. Dursun istedik, durmadı. JMO çalışanlarının hadi artık sizi bekliyoruz uyarılarıyla hareketlenip kalktık yerimizden. Ama bu bile dağılmamıza vesile olmadı. Aslında dağılıyorduk ta farkında değildik, dağılıyorduk ta istediğimiz gibi değil.

Emrah’ın evinde, mutfakta, pilav üstü kuru fasulye eşliğinde yine yakalanmıştık Genç Musa’ya. Bir fırsatını bulup uyumak üzere yataklara kaçmamız yaklaşık bir saat sonrasında mümkün olabildi. Biz kaçarken şu sesleri hala işitebiliyorduk;

Ben seni öpeceğim. Kız o ne, dudak mı ?

Rüyalarımıza Musa girer mi endişesiyle ama yine de keyifle uyuduk.



Emeği geçen herkse bu keyifli akşam ve gece için teşekürler..

Tanışıyor muyuz diye hep düşünüyorduk ta meğer tanışıyormuşuz..

0 yorum:

 

İletişim

Bu blogda yazar olarak yer almak ve katkıda bulunmak istiyorsanız, blog yöneticileri ile iletişime geçmeniz yeterli olacaktır.



Blog Yöneticileri

HAKKINDA

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu (HÜMAK) 1988 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde araştırma ve eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.

AMAÇ

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu 'nun (HÜMAK) çok yazarlı resmi ve gayrıresmi paylaşım ortamıdır.

Kafasından bareti eksik etmeyen tüm mağaracıları aramızda görmekten keyif, zevk, haz ve gurur duyarız, hoşnut kalırız..