22 Kasım 2012 Perşembe

Deniz Olcav'ın kaleminden Balatini


            Merhaba Arkadaşlar! İlk olarak belirtmek isterim ki Hümakla umduğumdan daha güzel vakit geçirdim ve kesinlikle devam edeceğim. 19 Ekim cuma akşamı Konya'ya gitmek üzere yola koyulduk. Topu topu 20-23 kişiydik, ama servis yaklaşık 50 kişilikti. Bu yüzden herkes rahat rahat yayıldı. Yolculuk başında ne kadar da Yusufla vampir köylü oynatmaya çalışsak da olmadı, bir şekilde hep bölündü. Umarım bir dahaki sefere daha küçük bi taşıtla gidilir ki çok fazla gruplaşma olmaz. Çeşitli yerlerde mola vererek gece 3-4 arası kamp yerine geldik. Hala anlamadığım Ankara Konya arası nasıl 6-7 saat sürdü.


            Gelir gelmez herkes çadırları kurmaya koyuldu. Ben bundan önceki hafta Kızılcıhamam faaliyetine gidemediğim için ve ne yapmam gerektiği hakkında pek bir fikrim olmadığı için ilk başta izlemekle yetindim. Ferdi kardeş hemen ateş yakmaya koyuldu. Sabaha külleri kalsın diye ama ortalık nemli olduğu için biraz karpit kullandı.

            Çadırlar bittikten sonra herkes yattı, uyudu. Sanırım saat 8-9 gibi sıcaktan uyandım. Tufan da kalkıp herkesi kaldırdı. Yemek çadırı kuruldu, kahvaltı yapıldı. Sonra ilk grup hazırlanıp Balatini Mağarası'na girdi. Bende Ömer, Doğukan, Yusuf ve adını unuttuğum bi arkadaşla odun topladık. Kaldığımız yere yüksekten bakma şansım oldu. Manzara güzeldi.

            Kampta su kalmayınca beldeye su almaya gittik. Ercan Abinin marketine uğradık. Ama onda da damacana su yoktu. Bize doldurmamız için boş damacana verdi. Sonra Körükini Mağarası'ndan bahsetti. Mağaranın olduğu yere indik. Yüksekliği en az 20-25 metre uzunluğu yaklaşık 1300 metreydi. Beyşehir ilçesinin çamlık beldesine bağlı. Hümaktan daha önce bu mağaraya giren yokmuş. Bu yüzden diğer gün ilk grupla girilmeye karar verildi.

            Kampa döndük. İlk grup mağaradan çıktı. Ben de ikinci gruptaydım. Öncü Anıl oldu. Grupta yeni başlayan ben ve Doğukan vardı. Mağara girişinde 10-15 dakika brifing verildi. Mağaradan bir şey çıkartmak, sarkıt, dikit, sütun  ya da herhangi bir yapıya zarar vermek yasak. Hatta çok hoşuma giden üç cümle ''Mağarada zamandan başka bir şey öldürme, ayak izinden başka bir şey bırakma, fotoğraftan başka bir şey çıkarma'' oldu.

            Mağaranın tavanı girişte 5-6 metre vardı ama bazı yerlerde süründük ya da ben süründüm. :) Mağaranın uzunluğu 2 km ye yakındı ve 2 girişi vardı. Bazı yerlerde travertenler vardı. Mağaradan çıkışımız kısa sürdü. 2 saate çıktık ve arka taraftan kamp alanına yürümeye başladık. İlk önce hiçbir şey olmamış gibi ateşin başına grubun yanına oturup sohbete katılmaya karar verdik,  ama karanlığın içinde gezinen bir şeyler olduklarını fark ettiler. Tufan eline feneri alarak bakmaya geldi. Benim de baretimin lambası yanınca biz olduğumuzu uyandılar. Kurulanıp ateş başına geçtik. Güzel bi akşam yemeği yedik. Ateşte pişen yemeğin tadı daha güzelmiş. Gece yarısına doğru 3. grup mağaraya girdi. Sanırsam da gece 3-4 arası döndüler.

            Sonraki günü grubunda öncü olarak Anıl, Çağlar, ben, Doğukan, Özge, Ceyda, Cem ve Cansu vardı. Sabah hazırlanıp Ercan abinin marketine gittik. Ekmek alıp yanımızda getirdiğimiz domates, yağ balla kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra mağaranın önüne geldik. Girişte boyumuzu aşan su vardı. Girişte botu şişirdik. Anıl bizi sırayla karşıya geçirdi. Saat 11 gibi mağaraya girdik. Çıkış saati için 14-14.30 dendi. Mağaranın devamında yer yer boyu aşan su olduğu için Anıl bizi getir götür yaptı. Büyük kayalar olduğu için çok yavaş ilerleyebildik. Bir saat kadar gerek botla gerek yürüyerek devam ettik ama botun şişme yerinde hava sızıntısı olunca mola verdik. Botun açılan yerini yapıştırıcısıyla kapatmaya çalıştık ama 24 saat beklemesi gerektiği için olamadı. Bu yüzden git gel pompala, git gel pompala yaptık. Tabii bu bizi daha da yavaşlattı. Bu arada Anıl bizden önce gidip devam edeceğimiz yolu kontrol ediyordu. Bir süre sonra bota ihtiyaç olmadığını söyledi. Bazı yerlerde ise suya girmemiz gerektiğini belirtti. Herkes göğüs hizasına kadar suya girmek zorunda kaldı. Çok üşüyen arkadaşlarımız oldu. Artık çıkışı bulalım da bitsin dedik ama kimse suratını asmadı. Ara sıra şarkı söyleyerek devam ettik zaman geçsin diye. Uzunca bir süre sonra Anıl ÇIKIŞ diye bağırınca herkes bi oley çekti. Çıkışa ilerlerken birbirimizi bekleyerek ilerliyorduk. Ben büyük bi kayaya ayağımı koydum. Yanımdaki travertene elimi koydum. Öylece dururken ayağım kaydı. Bi an tutacak yer bulamadım. Aşağısı da çok alçak sayılmazdı. Ama sağ olsun ki Çağlar arkadaş tulumdan tutup düşüşü yavaşlattı. Girişten çıkışa kadar ki süre sanırım yaklaşık 3 buçuk 4 saat sürdü. Arabaya kadar da eğim çıktık. Bu girişimden sonra 2. ve 3. grubun mağaraya girişi iptal edildi.

            Kampa dönünce kurulanıp ateş başına geçtik. Çok güzel sosisli makarna yedik. Normal de makarnayı bu kadar abartmazdım ama o akşam o açlığın üzerine midem çok hoşnut olmuştu. Akşam boyunca yağmura rağmen ateş başında sohbet edildi şarkı söylendi. Ben ateş başında duramıyordum. Bu yüzden üzerimi yağmurluğumu çıkardım. Öyle olunca da sıçana döndüm. Napçam gittim uyudum bende ama eğlence gece yarısına kadar sürdü. =) Sabah kadar aralıksız yağmur yağdı. Uyanınca herkes çadırları toplamaya koyulduk. Yolda göl kenarında durduk. Çorba içtik, etli ekmek bıçak yedik medeniyet gördük. Kampüse yanılmıyorsam 5-6 arası vardık. Faaliyet toplantısı yapıldı. Tartışıldı falan. Hümak paylaşmanın ve işbirliğinin olduğu güzel bi topluluk. Ben devam edicem daha da.


Umpa Lumpa

2 yorum:

nezorıs dedi ki...

uzun zamandan beri yazılan ilk yazı, ellerinize sağlık:)keyifli bir faaliyet olmuş.

Huzursuz dedi ki...

negzel bir yazı

 

İletişim

Bu blogda yazar olarak yer almak ve katkıda bulunmak istiyorsanız, blog yöneticileri ile iletişime geçmeniz yeterli olacaktır.



Blog Yöneticileri

HAKKINDA

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu (HÜMAK) 1988 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde araştırma ve eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.

AMAÇ

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu 'nun (HÜMAK) çok yazarlı resmi ve gayrıresmi paylaşım ortamıdır.

Kafasından bareti eksik etmeyen tüm mağaracıları aramızda görmekten keyif, zevk, haz ve gurur duyarız, hoşnut kalırız..