Merhaba
Arkadaşlar! İlk olarak belirtmek isterim ki Hümakla umduğumdan daha güzel vakit
geçirdim ve kesinlikle devam edeceğim. 19 Ekim cuma akşamı Konya'ya gitmek
üzere yola koyulduk. Topu topu 20-23 kişiydik, ama servis yaklaşık 50
kişilikti. Bu yüzden herkes rahat rahat yayıldı. Yolculuk başında ne kadar da
Yusufla vampir köylü oynatmaya çalışsak da olmadı, bir şekilde hep bölündü.
Umarım bir dahaki sefere daha küçük bi taşıtla gidilir ki çok fazla gruplaşma
olmaz. Çeşitli yerlerde mola vererek gece 3-4 arası kamp yerine geldik. Hala
anlamadığım Ankara Konya arası nasıl 6-7 saat sürdü.
Gelir
gelmez herkes çadırları kurmaya koyuldu. Ben bundan önceki hafta Kızılcıhamam
faaliyetine gidemediğim için ve ne yapmam gerektiği hakkında pek bir fikrim
olmadığı için ilk başta izlemekle yetindim. Ferdi kardeş hemen ateş yakmaya
koyuldu. Sabaha külleri kalsın diye ama ortalık nemli olduğu için biraz karpit
kullandı.
Çadırlar
bittikten sonra herkes yattı, uyudu. Sanırım saat 8-9 gibi sıcaktan uyandım.
Tufan da kalkıp herkesi kaldırdı. Yemek çadırı kuruldu, kahvaltı yapıldı. Sonra
ilk grup hazırlanıp Balatini Mağarası'na girdi. Bende Ömer, Doğukan, Yusuf ve
adını unuttuğum bi arkadaşla odun topladık. Kaldığımız yere yüksekten bakma
şansım oldu. Manzara güzeldi.
Kampta su
kalmayınca beldeye su almaya gittik. Ercan Abinin marketine uğradık. Ama onda
da damacana su yoktu. Bize doldurmamız için boş damacana verdi. Sonra Körükini
Mağarası'ndan bahsetti. Mağaranın olduğu yere indik. Yüksekliği en az 20-25
metre uzunluğu yaklaşık 1300 metreydi. Beyşehir ilçesinin çamlık beldesine
bağlı. Hümaktan daha önce bu mağaraya giren yokmuş. Bu yüzden diğer gün ilk
grupla girilmeye karar verildi.
Kampa
döndük. İlk grup mağaradan çıktı. Ben de ikinci gruptaydım. Öncü Anıl oldu. Grupta
yeni başlayan ben ve Doğukan vardı. Mağara girişinde 10-15 dakika brifing
verildi. Mağaradan bir şey çıkartmak, sarkıt, dikit, sütun ya da herhangi bir yapıya zarar vermek yasak.
Hatta çok hoşuma giden üç cümle ''Mağarada zamandan başka bir şey öldürme, ayak
izinden başka bir şey bırakma, fotoğraftan başka bir şey çıkarma'' oldu.
Mağaranın
tavanı girişte 5-6 metre vardı ama bazı yerlerde süründük ya da ben süründüm.
:) Mağaranın uzunluğu 2 km ye yakındı ve 2 girişi vardı. Bazı yerlerde
travertenler vardı. Mağaradan çıkışımız kısa sürdü. 2 saate çıktık ve arka
taraftan kamp alanına yürümeye başladık. İlk önce hiçbir şey olmamış gibi
ateşin başına grubun yanına oturup sohbete katılmaya karar verdik, ama karanlığın içinde gezinen bir şeyler
olduklarını fark ettiler. Tufan eline feneri alarak bakmaya geldi. Benim de
baretimin lambası yanınca biz olduğumuzu uyandılar. Kurulanıp ateş başına
geçtik. Güzel bi akşam yemeği yedik. Ateşte pişen yemeğin tadı daha güzelmiş.
Gece yarısına doğru 3. grup mağaraya girdi. Sanırsam da gece 3-4 arası
döndüler.
Sonraki
günü grubunda öncü olarak Anıl, Çağlar, ben, Doğukan, Özge, Ceyda, Cem ve Cansu
vardı. Sabah hazırlanıp Ercan abinin marketine gittik. Ekmek alıp yanımızda
getirdiğimiz domates, yağ balla kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra mağaranın
önüne geldik. Girişte boyumuzu aşan su vardı. Girişte botu şişirdik. Anıl bizi
sırayla karşıya geçirdi. Saat 11 gibi mağaraya girdik. Çıkış saati için
14-14.30 dendi. Mağaranın devamında yer yer boyu aşan su olduğu için Anıl bizi
getir götür yaptı. Büyük kayalar olduğu için çok yavaş ilerleyebildik. Bir saat
kadar gerek botla gerek yürüyerek devam ettik ama botun şişme yerinde hava
sızıntısı olunca mola verdik. Botun açılan yerini yapıştırıcısıyla kapatmaya
çalıştık ama 24 saat beklemesi gerektiği için olamadı. Bu yüzden git gel
pompala, git gel pompala yaptık. Tabii bu bizi daha da yavaşlattı. Bu arada
Anıl bizden önce gidip devam edeceğimiz yolu kontrol ediyordu. Bir süre sonra
bota ihtiyaç olmadığını söyledi. Bazı yerlerde ise suya girmemiz gerektiğini
belirtti. Herkes göğüs hizasına kadar suya girmek zorunda kaldı. Çok üşüyen
arkadaşlarımız oldu. Artık çıkışı bulalım da bitsin dedik ama kimse suratını
asmadı. Ara sıra şarkı söyleyerek devam ettik zaman geçsin diye. Uzunca bir
süre sonra Anıl ÇIKIŞ diye bağırınca herkes bi oley çekti. Çıkışa ilerlerken
birbirimizi bekleyerek ilerliyorduk. Ben büyük bi kayaya ayağımı koydum.
Yanımdaki travertene elimi koydum. Öylece dururken ayağım kaydı. Bi an tutacak
yer bulamadım. Aşağısı da çok alçak sayılmazdı. Ama sağ olsun ki Çağlar arkadaş
tulumdan tutup düşüşü yavaşlattı. Girişten çıkışa kadar ki süre sanırım
yaklaşık 3 buçuk 4 saat sürdü. Arabaya kadar da eğim çıktık. Bu girişimden
sonra 2. ve 3. grubun mağaraya girişi iptal edildi.
Kampa
dönünce kurulanıp ateş başına geçtik. Çok güzel sosisli makarna yedik. Normal
de makarnayı bu kadar abartmazdım ama o akşam o açlığın üzerine midem çok
hoşnut olmuştu. Akşam boyunca yağmura rağmen ateş başında sohbet edildi şarkı
söylendi. Ben ateş başında duramıyordum. Bu yüzden üzerimi yağmurluğumu
çıkardım. Öyle olunca da sıçana döndüm. Napçam gittim uyudum bende ama eğlence
gece yarısına kadar sürdü. =) Sabah kadar aralıksız yağmur yağdı. Uyanınca
herkes çadırları toplamaya koyulduk. Yolda göl kenarında durduk. Çorba içtik,
etli ekmek bıçak yedik medeniyet gördük. Kampüse yanılmıyorsam 5-6 arası
vardık. Faaliyet toplantısı yapıldı. Tartışıldı falan. Hümak paylaşmanın ve
işbirliğinin olduğu güzel bi topluluk. Ben devam edicem daha da.
Umpa Lumpa
2 yorum:
uzun zamandan beri yazılan ilk yazı, ellerinize sağlık:)keyifli bir faaliyet olmuş.
negzel bir yazı
Yorum Gönder